24 Eylül 2014 Çarşamba

Ceylanların Pınarı

Günler, dandik bir rimelle birbirine yapışmış kirpiklere döndü bizim için: hepsi aynı ve yığın halinde.

Bu günün tarihi ne? hangi gün?
Hiç bir fikrimiz yok. Tek bildiğimiz yeni bir çalışma günü daha olduğu.

Sabah evden çıkarken, Dolunay sakinlerinin tezahüratlarıyla uğurlanıyoruz. Herkes bizimle ve yaptıklarımızla gurur duyuyor. Sırtımızı dikleştiren eller ve alkışlarla, gazımızı alarak yola koyuluyoruz yine.

Ne gece hayatı, ne özel hayat ne de başka bir hayatımız kaldı. Memoyla arabada İnstagramda denize giren, akşam yemeğine gitmiş ya da eğlenen arkadaşlarımızın resimlerine bakarak, dönülmez bir akşamın ufkunda olmayı hayal ediyoruz.

Memo en kararlı haliyle, çatamadığı kaşlarıyla bana bakıp, "Bu gece ben Gümüşlüğe gidicem, akşam 17.00den sonra çalışmam haberin olsun. Gidip, insan olmayı hedefliyorum"

İşte bunlar hep Muhsin yüzünden. Girdi tertemiz çocuğun kanına, ne güzel çalışıp, duruyorduk oysa...

Bu gibi atarlı durumlarda erkek kısımın üzerine gitmeyeceksin. "Tabi canım, bitanem" deyip, dünkü gazeteden bir iç sayfa örtüvereceksin konunun üzerine.

"Tamam canım, sen mutfağı bitir bugün, zaten sonra birşey kalmıyor, gideriz Gümüşlüğe"...

Ne güzel bir kardeşim var benim yaa. Hemen uysallaşıp, "Tamam" diyor.

Memo, bizim ailenin yetenek konusundaki tüm genlerini bir bedende toplayan tek elemanı. Senfoninin kadrolu Flütçüsü olması haricinde, feci resim yapıp, yazı yazar.
3 sene önce 'uyku apnesi' diye bir hastalık baş gösterince, istanbul'a tedaviye geldi. Benim evde bulduğu (hediye gelmiş ve dokunulmamış) heykel hamuru ve işleme setini eline alıp, sıkıntıdan heykel yapmaya başladı. Memonun yetenekli olduğu alanlar hep bir sıkıntı halindeyken ortaya çıkar.


ilk heykel: Yaşlı Melek 2011


"Sanatçı şeytanların baştan çıkardığı bir yaratıktır, genellikle neden kendisini seçtiklerini bilmediği gibi, nedenini merak edemiyecek kadar da meşguldür. demiş William Faulkner

Bizimki de o hesap işte Memo, bu yeteneğin nereden geldiğini sorgulayamayacak kadar meşgul olduğundan, üretmeye devam etti. 2. heykelini (1.85 boyunda bir kadın) İstanbul'un büyük dijital ajanslarından birine (C-section) sipariş üzerine yaptıktan sonra, atölyesini kurup, isteyene sipariş üzerine heykel yapıyor, isteyene de kendi yaptıklarından satıyor. Kadrolu Müzisyen-Özgür bir Heykeltraş...

Bu da benim kardeş kontenjanından yırtıp, bedava kendime verdiğim heykel siparişimin bitmiş hali. 

Aile içinde bir sanatçının düştüğü durum bazen içler acısı olabiliyor. Eve girdiğimiz anda yetenekmiş, sanatçıymış düşünmüyor, veriyoruz Memonun eline taş fırçasını.


Akşam Gümüşlük hayalleri kuran Memo, motivasyonu en Hicaz makamdan bir türküde bulmuş, hırıl hırıl sürtüyor taşlara fırçasını: 

Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım
Bâzan gözyaşı oldu, bâzan içli bir şarkı
Her ânını eksiksiz, dün gibi hatırlarım
Dudaklaımda tuzu, içimde durur aşkı

Hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler
Hani o güzel gözlü ceylânların pınarı
Hani kuşlar, ağaçlar, binbir renkli çiçekler?
Nasıl yakalamıştım saçlarından bahârı?

NOT: Türküde geçen Ceylanların Pınarı = Gümüşlük

2 yorum:

  1. çok merakla bekliyorum sonrasında neler olacak? nasıl bir hayat nasıl değişiklikler. sakın yazmayı bırakma. bu arada o taş duvar kusursuz. bi de daha çok resim koyar mısın

    YanıtlaSil
  2. Ben de:)) Elimdeki resimler konulara göre koymaya çalışıyorum keşke daha fazla çekseymişim ama böyle bir şey düşünmediğimden az çekmişim o süreci:(

    YanıtlaSil