14 Mart 2015 Cumartesi

Mitoz Bölünme

17. yüzyılın akılcı filozofu Gottfried Wilhelm Leibniz en ünlü "Mümkün dünyaların en iyisi budur" cümlesini kurduğunda benim Bodrum'a yerleşeceğimi hissetmiş olabilir mi?

Hadi deyin ki hissetmedi. Ne fark eder, adam benim gözümde 1 numara...

Tam olarak bir rasyonelci olduğumu savunmam yersiz ama deneyciliğe bir tutam rasyonellik katarak kendi hamurumu 'kulak memesi' kıvamına getirmeyi başardım sanki.

İşle ilgili her ay gitmek zorunda kaldığım İstanbul ziyaretlerinin her dönüşü farklı olmaya başladığından beri, İstanbul benim için dolar karşısındaki TL durumuna düştü.

1. ziyaret : "Oh özlemiş miyim sanki?"
2. ziyaret : "Yok artık buraya ait değilim gibi"
3. ziyaret : "Ne işim var benim burda artık"

(4. ziyaretin biraz sallantıda olduğunu benim kadar fark etmiş olmanız lazım)

Tamam itiraf ediyorum; ilk 2 gün acayip bir enerji ile geçiyor. Uzun zamandır sosyalleşmemiş bir insanın bütün dilenciliklerine sahip oluyorum. Onu da göreyim, buraya da gideyim, öbürüyle de tanışayım,... 3. günün sonunda ise iftar yemeğinde kuzu çevirme yemeyi başarmış aç gözlü birinin midesindeki krampların bütün hepsini tek tek sayabildiğime yemin edebilirim.





İstanbul'un en güzel tarafı dostlarla buluşmak

Çarpık bir şehirleşmenin içine yığılmış insan öbekleriyle yaşamak neredeyse imkansız hale gelmiş benim için; Matkap sesiyle uyanmak, perdeleri sürekli kapalı tutmak, sürekli dışarıda yemek yemek, oksijen haricindeki gazları içine çekmek suretiyle nefes almaya çalışmak, çetrefilli ilişkilerin 'öylece oluvermesini' izlemek, kozmozu değil de kaosu kabul etmek...

"Ay, ne banal"...

Şimdi diyeceksiniz ki; "Ulan daha kaç aydır oradasın, boy boy eğlenceli fotolar koyuyor sonra da banallikten bahsediyorsun"

İşte tam da bu atara karşılık Mitoz Bölünme konusuna giriyoruz:)

Bölünüyorum usta!

Yani benim ana hücre bölünerek yavru hücreme bildiklerini aktarıyor ama yeni öğrendikleriyle gelişen, büyüyen, olgunlaşan yeni hücre baskın hale geliyor. Bir çok hücreye sahip olduğumu da hesaba katın ve beni suçlamayın. Ben kesinlikle yenilikçi hücrelerden yana koyuyorum oyumu ve eskileri ele geçirmelerine çok az bir zaman kaldı diyorum.

Bunu da daha Bodrum Havaalanına indiğin andan itibaren biliyorum.

Önümde uzanan araçsız yol, çiseleyen yağmurun sesine karışmayan korna, başını döndüren ilk nefes ve oksijen miktarı, insan görmediğin trafik ışıkları, evinin bahçesinde seni karşılayan köpeğinin heyecanı, kapıdan girdiğin andaki evinin ılıman huzur ortamı...



Ne demiş Sartre "Kendimizi sadece sabit kimlikli nesneler olarak görürsek Olmayı bırakırız"

Çok eğlenceli...

O zaman 'Olmaya' devam edeyim ben ve kaçınılmaz bütün kusurlarımla, özenle başka bir kimliğin içine bürünüp, Dereköylü Ahu'nun bütün hücrelerine sahip çıkayım, başka bir serüvene kadar sevgili Sartre...
















1 yorum:

  1. 14 martta mitoz bölünme yazısı güzel bır tıp bayramı kutlama usulü olmuş....

    YanıtlaSil