30 Mayıs 2015 Cumartesi

Sen Düldülsün Ben Bülbül!

Hayatında en fazla Doğal memba suyu içmiş, Doğal makyaj yapmış, Doğal taşlı kolyeler satın almış ve 3-5 de Doğa belgeseli seyredip, yürüyüşe çıkmış birinden Doğanın Uyanışı'na hazırlıklı olmasını doğal olarak bekleyemezsiniz!

Ben de kesinlikle beklentilerinize cevap verecek şekilde büyük patladım...

Bahar ha geldi, ha geliyor derken sadece başımı yukarı kaldırıp, havanın ısınmasına odaklanmış olduğumu fark ettiğimde, Bahar alttan alttan bütün çalışmalarını bitirip, tüm heybetiyle karşıma dikilivermişti;

- Geçen yaz evin çevresine 'Eye of the Tiger' eşliğinde attığımız mıcırların yarısı yağmurla akıp, diğer yarısı da yabani otların saldırısına uğradı. (Amerikalıların Taş-Kağıt-Makas oyununa Yabani Ot seçeneğini ekleyip, kendilerini artık güncellemelerini ve kazananın kim olduğunu kesinleştirmelerini bekliyorum)

- Neredeyse 1 dönüm olan ön taraftaki toprak alan, yine yabani otların 1metreyi geçen boyları ve inanılmaz çeşitliliğiyle yerini ormanvari bir şeye bıraktı.

Bu durumda yapılacak en mantıklı şeyi yapıp, bahçe eldivenlerimi takıp kendimi vahşi ortamın içine bırakıverdim. Yaklaşık 3 saat süren yabani ot ayıklama seansından sonra sadece 2mertekarelik bir alanı (o da tam değil) otlardan temizlemiş, sırt ağrısından kamburu çıkmış ve elleri nasır tutmuş şekilde sürünerek yatağa girmeyi başarabildim.






















İstiladan Önce                                                                                         İstiladan sonra

"Nereden bulurum acaba şöyle aklı başında bir bahçıvan?" diye toplum arasında söylendiğim bir gün Gümüşlükte bir arkadaşım,

"Aaa dur bizim bir arkadaşın sürekli bahçıvanı var; Ali. Hemen sana yollayalım halletsin problemini" dedi
"Yaaa valla mı? Hadi Tayfun gelsin, neyse bedeli öderiz"

Hemen bahçıvan Ali'ye telefon çakan Tayfun,

"Tamamdır ben sana yolluyorum yarın saat 9.30da bize gelecek oradan da sana uğrayıp bakıp, ne gerekiyorsa yapacak"

Bendeki mutluluğu bir gör. Sanki dersin bahçıvan değil, bahçede gömü buldum!

Ertesi gün saat 13.00 gibi arayan Bahçıvan Ali, yarım saat sonra benim evdeydi. Kısa boylu, al yanaklı, beklenmeyecek kadar kibar konuşan ve güven veren Ali'yle bahçede yapılacakları konuşup, ajandamızı hazırladıktan ve fiyatta anlaştıktan sonra ondan haber beklemek üzere kanka modunda ayırldık.

"Tabii ya bak her işi erbabına bırakacaksın. Ne o öyle kendin debeleniyorsun. Hem de bak şansına ne düzgün bir köylüye denk geldin" diye kendi kendime bilmiş bilmiş böbürlenirken, sevincim ayın 20'sinde gelip, 29'unda bahçeyi teslim edecek olan Ali'nin, cevapsız çağrılarıma 5 gün boyunca dönmemesiyle yerini hafif bir gerginlik ve 'Yaralı Genç Kız' moduna bıraktı.

Telefonlarına dönmeyen adama yapılan ilk kadın hareketi olan mesaja yönlenip, adama arka arkaya ezik mesajlar atmaya başladım.

"Ali ama neden aramıyorsun? Böyle olur mu? Hani biz anlaşmıştık"
"Ali lütfen beni ara ama..."
"Ali seni anlamakta güçlük çekiyorum, biz böyle mi konuşmuştuk"
"Ali nooolduu...?"

Sanırsın adam beni evlenme vaadiyle kandırdı ve yok oldu!

Kafamdan çıkmayan cevapsız telefonlar ve mesajların 7.gününde Ali'nin yönlendirdiği bir bahçıvan beni aradı.
"Abla evde misin? ben gelip otları biçeceğim"
"Ahhh tabii evdeyim, bekliyorum"

Bende yeni bir heyecan ve umut yaratan, adının Demir olduğunu söyleyen, minyatür adam, elinde misinalı ot kesme aracıyla bahçeye dalıp, 1 metreyi aşkın otların hepsini mantıklı bir boya getirip, arkasında belli noktalara yığılmış ot tepeleriyle 3 saat sonra "Ben bunu yapmak için anlaşmıştım Ali'yle deyip beni terk etti... (Belli ki bahçıvanlık mesleğiyle uğraşan adamlarla bir ten uyuşmazlığım var!)

























* Bu aleti kim bulduysa sandviçi bulan adam kadar hayranlık duyduğum kesin!

Aradan geçen 10 günlük sessizlik bu sefer de traktörcü olduğunu söyleyen, adını sormaya tenezzül bile etmediğim (sanırım akıllanıyorum) bir adamla bozuldu.

Akşam üstü bahçeye mini traktörüyle gelen adam, bahçenin bir kısmında 3-5 tur atıp, Memo ve bana yığılı pisi pisi otlarını bahçenin öteki tarafına taşıtıp, bir tur da orada attıktan sonra bütün 'cool'luğuyla olay mahalini terk etti.

Noname Traktörcü




* Pisipisi otu: Hayat boyu görebileceğiniz en lanet ve yılışık ot olup, değdiğiniz anda üstünüzde kalıp bir de arsızca saplanıp, ilerleyen başağa benzer yabanilerin yabanisi...




Bu kadar kısa sürede, bu kadar çok terk ediliş yaşayınca insan biraz özgüven törpülenmesi yaşıyor itiraf edeyim.
"Arasam mı acaba Ali'yi?
"Yok canım ne arayacağım, canı cehenneme"
"Ama belki gelir, ararsam"
"Gelirse de açma kapıyı zaten, sözünü bir kere tutmadı cezalandırmak lazım"

 Bu aşırı şizofren düşüncelerin ardından
 Tabii ki aradım
 Ve tabii ki açmadı...

"Hiç kimseye güvenmiyorum" diye birşey yoktur, Zamanında o'na güvendiğim için, artık kimseye güvenmiyorum diye birşey vardır." demiş Aziz Nesin. Sanırım Nesin'in burada bahsettiği 'O' bahçıvan Ali olup, diğerleri de bahçıvan Demir ve traktörcü olmalı...

Eğer bir gün yolunuz Bodrum'a düşer ve buraya yerleşip, bahçeli bir eviniz olursa Gümüşlük tarafında Bahçıvan Ali diye bilinen kişiyle karşılaşmamanızı umarak, ot yolma işime geri dönmek üzere sizleri yazıyla baş başa bırakıyorum...


















8 yorum:

  1. ah öyle bir yerde yaşasam otları neyi kendim temizlerdim :) yazılarınız çok güzel, çok keyifli, teşekkürler, elinize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir dahaki sene ot yolmaya beklerim:)) Çok teşekkür ederim takibiniz ve güzel sözleriniz için... sevgilerimle

      Sil
  2. Sevgili taze, geçmiş olsun diyorum öncelikle ..maalesef oralarda bu sorunun olduğunu çok duydum. eşimle bu kış bodruma yerleştiğimizde bu tip şeyler yaşamamak için aylarca süren bir kursa gidip peyzaj bahçıvanı oldum 😀 sanada tavsiyem ya gerçekten bir bilene sorman yada kimseye minnet etmeden google a danışman olucaktır. Yoksa adama havale geçirtir bu bişey bildiğini zanneden ama hiçbişeyden haberi olmayan baharda ağaç budamaya kalkan havalarından geçilmeyenler takımı. Zamanında bodrumda yaşarken bahçeme çim yaptırmak istemiş bi dünya para verip senin gibi bide üstüne uğraşıp durmuştum şimdi anlıyorumki tek yıllık çim yapıp tekrar para kazanmak için tuzak kurmuşlar bana.. O yüzden tazecim boşver sen.. Bana sor en iyisi 😉

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Artemis harikasın... Her Bodrum'a ayak atan bu deneyimden 1 kere geçmek zorunda kalıyor galiba... Bundan sonra bahçe işleri senden ve google'dan sorulur:) Bahçe söz konusu oldu mu bende soru bitmez...:) Çokçe sevgiler

      Sil
    2. Geçen hafta ordaydık senin şu meşhur kırmızı kapılı evini gördük dönüşte uğrarız dedik ama başka yoldan dönünce olmadı, zaten sen çooook uzaklardaymışsın :) ne zaman ne sormak istersen ; keyifle.. Sevgiler :)

      Sil
  3. :))İnsan zamanla bahçe işinde pratikleşiyor,üç yıl bahçenin araba park ettiğimiz yerine mıcır döktürmüş ve kullanmış biri olarak ,aradan çıkan ufak karpuzuda yemişliğimiz vardır :)Pek tadı tuzu olmasada..Biz sonuçta o kısıma kayrak taşı döşeterek doğal bir görünüm ,kolay temizlik sağlayabildik ama kira olduğunu sandığım evinize o masrafı yapmak zor olabilir..Nacizane fikrim ,bahçenin pisi pisi otları olan kısmının toprağının bir bahçıvan tarafından tamamen düzlenmesi olabilir ve kuevvetli çim biçme makinası alarak ,haftada ,ayda otlar çok fazla uzamadan kolaylıkla biçilir.Yazılarınız çok doğal ,daha sık yazmanız dileğiyle..Deniz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Deniz maalesef kirada olduğum için sizler gibi kayrak seçeneğine yönelemiyorum:( Bu pisi pisi otları ve taş toprak yüzünden 1 adet çim biçme makinasının motorunu yakmışlığım olduğundan maalesef adamların eline kaldık... Okunduğumu bilmek ne güzel, teşekkürler takip için. Yazılar daha sık gelecek inşallah... sevgiler bolca

      Sil
  4. :))Taş ve toprak yüzünden kuvvetli olmayan çim makinalarının motoru yanıyor.Toprak yüzeyini tamamen düzlemek ,çim makinasının takılmayacağı kadar taşları elemek gerek..Sevgiler Bodruma :))Daha sık yazı istiyoruz...)))

    YanıtlaSil