13 Ocak 2016 Çarşamba

Esse est Percipi

Esse est Percipi : "Var olmak Algılanmaktır"

Ünlü filozof Kant'ın hayatı boyunca yaşadığı Königsberg'den hiç ayrılmadığı, her akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıkmak gibi düzenli alışkanlıklarıyla birlikte yapayalnız bir hayat sürüp öldüğü söylenir...

Baktım ki benim gidişat da biraz Kantlaşıyor, ufak bir düzenleme ile bu kış kendime sosyal bir çevre edinmeye karar verdim. İşin sırrı bu sosyalliği, sentetikleştirmemek. Doğal ve organik yapabilmek. Ne de olsa Bodrumdayız değil mi ama.

İlk olarak istekli olduğumu evrene sesli bir olumlamayla belirttikten sonra gerçekleşmiş gibi şükrettim ve tabii ki EGO'mu da hafifçe içeri çekmeyi unutmadım...

Ben hazırım da geri kalanlar nerede?

Bu cümleyle soyutlamanın doruklarından gündelik gerçeklere yumuşak bir iniş yaptıktan hemen sonra, her şarjlı medeniyeti tatmış insan gibi ben de telefonumdaki 'Kişiler' sayfasına bağlandım:

Ayşe; evli çocuklu
Ahmet; evli çocuklu
Mehmet; İstanbul'da
Arzu; evli
Yıldız; evli çocuklu
Mahmut; yaşlı
...

(isimler temsili, durumlar gerçek)

Ulan herkes ürerken ben ne yapıyordum acaba? Ev falan mı boyuyordum? Ya da Bahçede ot yolarken mi kaçırdım olayı? Yok yok belli ki ben yanlış sınıfa düşmüşüm...

Bu tip durumlarda en iyisi kara tahtada yazılı her şeyi silip, eline yeniden tebeşiri almaktır.
İstikamet Bodrum Merkez.

Bütün gün amaçsızca dolaştıktan ve kahve içmekten midem büküldükten sonra, Marinanın karşı yolunda Bülent'e rastladım; Küba Bar'ın sahibi nam-ı diğer 'Küba'.

Yüzüme bir kan gelmiş ki sanırsın biraz önce inci kolyem ve korsajlı elbisemle, komşu köşkün sahibiyle bahçede, şemsiye altında fingirdeşiyorum. (bkz 19yy İngilteresi)

"Kız naber? Napıyorsun? Gelsene yanımıza" (Marinanın karşısında Yeni açılan Mutfak by Küba'nın ön masasında )
"Aaa selam. Napim ya sıkıldım evde. Attım kendimi sokaklara. Çok severek katılırım size bir şarap için"

Mutfak by Küba'da ilk Şarap


Bülent'le tanışma hikayemiz biraz komiktir. Geçen sene Şubat ayında yabancı bir dergiye Bodrum konusu hazırlarken, yazdığım 'Küba Bar yazısı'na görsel istemek için aradım kendisini ilk. O da: Salı günü saat 17:00de gel Küba Bar önünden al fotoğrafları dedi bana. (Geçen seneki ürkekliğimi ve o hafta yaşanan Özge Can vakasını kafanızın bir tarafına not edip öyle okuyun devamını)

Tam bana söylenen saatte Küba Barın önüne gittim. Bir adam kapının yanındaki duvara dayanmış duruyor. Biraz yaklaştıktan sonra

"Sen Ahu musun? dedi
"Evet, siz de Bülent Bey olmalısınız"

Elindeki Usb belleği uzatarak

"Bütün fotoğraflar burada, istediğini kullanabilirsin, işin bittikten sonra buraya bırakırsın"
"Harika teşekkür ederim"
"Bu arada nerede oturuyorsun sen?"

(Dilbilgisine alışkın birinin, dili bu kadar cüretkar kullanan biriyle karşılaştığı zaman sopasını saklaması durumunu yaşayan ben 2-3 kekeledikten sonra)

"Dereköydeyim. Neden sordunuz?"
"Yemek yedin mi?"

(Şaşırmaktan katılmış ben)

"Henüz değil ama evde yiyeceğim, teşekkürler"
"Hadi gel. Senin evin yolunda bir yere yemeğe gidiyoruz arkadaşlarla. Sana da yemek ısmarlayayım. Hem tanışmış oluruz"

Bu radikal öneriye, daha radikal bir cevap arayışımı fark eden Bülent,

"Korkma, kimse seni rahatsız edemez ama olursan da bir kahve içersin, şöför seni eve bırakır"

Aranızdan kaç kişi bu durumda "Tamam o zaman" diyip yemeğe gider?
Pek çıkmadı galiba...

Ben ne yaptım sanıyorsunuz?
Tabii ki gittim.
(İşte, sanırım bazıları ürerken ben yeni tanıştığım insanlarla keyifli bir yemek yiyordum)

Yahşi kavşağını geçtikten hemen sonra yol kenarında bulunan 30 yıllık, masif bir meyhane olan Atgeç Meyhanesine gittik o akşam. Burayı Bodrumlulular haricinde çok bilen ya da tecrübeleyen olduğunu sanmıyorum. Küçücük bir köy evi ve bahçesinden oluşan bu mekanın sahibi mutfakta size kanlı kavurma (sacda köy tavuğu), bıldırcın, Tilkişen (Yabani kuşkonmaz), Körek mantarı (Bodrumda çıkan bir mantar) gibi inanılmaz yöresel lezzetleri yaparken, fonda hafif bir Türk Sanat müziği çalıyor. Şömineye atılmış Zeytin ağaçlarının çıtırtısı ve tek garson Mehmet'in sürekli yaptığı servisle kendinizi 80'lerde sandığınız süssüz ve gerçek bir rakı mekanı.

Atgeç Meyhanesi Gürece


O gece Bülent'in çok yakın bir kaç arkadaşıyla muhteşem bir yemeğe dahil oldum.

Ne demiş Paulo Coelho “Risk almak zorundasın. Çünkü, yalnızca beklenmeyenin olmasına izin verdiğimizde, hayatın mucizelerini tam olarak anlayabiliriz.”

Bu riski almamı kolaylaştıran ve Bodrum'da hem iş yaptığım hem de dostluğundan inanılmaz keyif aldığım Bülent'e bir kere daha buradan teşekkür etmek istiyorum. Sanırım Bodrum'da sosyalleşmemi sağlayan kapıyı aralayabilmeme en büyük katkı kendisinindir.

Bülent , The Küba

Tek tanıdığım Küba mı sandınız? :) 


Hala tam olarak kendime ait bir çevre kurmamış olsam da, her geçen gün yeni insanlarla tanıştığımı ve bu konuda amatörlüğümü atmaya başladığımı söyleyebilirim.

Haa, nereye mi takılıyorum?
Tabii ki Mutfak by Küba'ya. (Buna reklam değil, sosyalleşme yolunda ilk adım denir)
















                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  

3 yorum:

  1. Daha once soyledim, ne yazsaniz iyi oluyor ...
    Kuba ya da bir parantez, (o 23 sene once de ayniydi) :)
    Kolay gelsin - Sakir

    YanıtlaSil
  2. Okuyorum sizi hadi hayırlısı, önceki gün geçtim Dereköy'den :) sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Cok uzun olmadimi?
    Cok beklemdik mi bir sonraki yazi icin?
    Deseniz ki ben artik yazmiyorum, bizde umitlenmesek, veya deseneniz bana baska maceralar gerek baska yerlerde yaziyorum, bizde oralardan beslesek ruhumuzu... dimi? yani? ... bekliyoruz dort gozle... bol bol slm... hoscakalin
    not: umarim bir saglik sorununuz yoktur!

    YanıtlaSil