12 Ekim 2014 Pazar

İyi ki varsınız!

"Güzel hayat isteyen, Güzel insanlar biriktirsin" demiş Cemal Süreyya tecrübelerine dayanarak.
Sanırım benim de en büyük başarım bu: Çok güzel insanlar tanımış, çok güzel insanlar biriktirmişim...

Dolunay Sitesi'ndeki komşularımız da bu birikimin can parçalarından.  Yıllardır kapı komşuluğundan öteye taşıdığımız bir dostuk var aramızda. Sevmek için çok sık beraber olmanın gerekmediğinin, önemli olanın ruh ve kalp birlikteliği olduğunun neşeli bir kanıtıyız.

Yaz boyunca mutlaka en az 1-2 gün beraber yemeğe gider ve sezon sonunu da bir parti vererek kutlarız biz. Örneğin geçen yıl Hawai kostümleri yapıp, çılgınca, yiyip, içip eğlenmiştik. Bu senenin konsepti 'Köy Evi' olsun istiyor ve herkesi davet edip, yarım yumalak bitmiş evimin açılışını onlar gitmeden yapma hevesimi ortaya koyuyorum.






Liste hazır:
Arzu-Erdal
Melissa-Arda
Agavni
Nihan-Esra
Ahu-Memo (Buradaki Ahu kardeşimin kız arkadaşı olan adaşım)
Anne

Hepsinden bol sıfırlı bir "OK" geliyor...

Annem gidişattan biraz tedirgin.
"Ahu insanları çağırdın ama ocağın bile yok! Ne ikram edeceksin çok merak ediyorum"

Annem, davetler konusunda oldukça titiz bir yaklaşıma sahiptir. Onun için birilerini davet edeceksen, yemeklerin, sofran ve modun aynı renk olmalı. Her şey en ince detayına kadar düşünülüp, 1 hafta önceden başladığın plana uyacak şekilde yürümeli.

Bense onu çıldırtacak kadar vurdumduymaz ve spontane bir yaklaşıma sahibim, bu konuda. Genelde son gün ya da 1 gün evvelinden karar verir, haleti ruhiyemi koklar, elimdeki malzemeyi gözden geçirir ve oku atarım.

Aramızdaki potansiyel farklılıkları bizim kadar bilen komşularımız, olaya el koyup:

"Ne var canım, hepimiz birer meze yapar, içki de alır geliriz" hemfikirleriyle çözüm sürecini başarıya ulaştırmış oluyorlar.

Küçük bir alışveriş turu ve ev derlemesinden sonra, ben meşhur peynir tabağıma ve sofra hazırlama işine girişiyorum.


Memo, bahçedeki dut ağacından yapraklar toplayıp, tabağın süsüne katkıda bulunduktan sonra, bahçe aydınlatmalarını organize edip, satsumalı cin toniğini yudumlayarak beklemeye koyuluyor.

Saat 20.00...
Evin önünde neşeli bir kalabalık arabalarını park edip, ellerindeki yemek ve içkileri mutfağa taşıyor.
Öpüşmeler, küçük şakalaşmalar, evi turlama ve hediye faslı...

"Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir." demiş Mevlana

Valla sevgili Rumi benim dostlarım, buğdayı bir de öğütüp gelmişler o kadar diyim sana!

Arzu-Erdal: Yunan adaları seyehatlarinde beni hatırlatan, renkli şamdanımı almışlar

Nihan-Esra : Şarap sevgimi bildikleri için bu nefis şaraplığı (içindeki şaraplarla),
Arda-Melissa-Agavni ise hayatımda gördüğüm en güzel kilimlerden birini almışlar...

Muhteşem mezeler, leziz bir sohbet, gözlerini gülmekten buğulatan espriler, çakır keyif bir eğlence derken biz saati sabah 4.00 ettik. 
Annem mi?
Tedirgin girdiği kapıdan, şen şakrak ve mutlu ayrılanlardan...





"Öyle insanlarla birlikte olacaksın ki; Onlar için “iyi mi ?” diye sormadan “iyi ki” var diyebilesin. - Ece Ayhan - (Türk Şair-Etikçi)

"İyi ki varsınız be dostlar"....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder