27 Ağustos 2015 Perşembe

Beyaz Adamın Ağustosu

Ağustos ayının ve Bodrum'daki yaşamının 1 senesinin sonuna gelmiş biri olarak konuşuyorum bugün!

Vay arkadaş hayat ne garip, ben bile Bodrumlu oldum sonunda...

Nasıl mı anladım?

İstanbul'da yaşadığım dönemlerde, Ağustos ayı geldiğinde annemle yaptığım konuşmaların üzerinden geçtim geçen gün.

"Anne nasıl oralar?
"Valla rezalet, yanıyor ortalık, kalabalıktan evden çıkmıyorum"
"Nasıl yaa? Denize gitsene..."
"Ayyy ne denizi. Evden çıkmıyorum, bir tek akşamüstü bahçeyi suluyorum"
"Yok artık sen de iyice şımarık oldun. 2 adım sonra deniz var ve girmiyor musun? Biz burada metrobüse binip, trafikte debelenelim, bir de akşam balkonsuz evimizde, karşı komşuyu seyrederek var olmaya çalışalım, sen orada cennette evden çıkma!!!"
"Ayy ben bilmem, ben Bodrum'un kışını seviyorum, bir an önce gelse de rahatlasak"

dıtdııtdııııttt ( telefonu annenin suratına kapatmak isteme efekti)

Bu diyalog yaklaşık olarak 7 sene boyunca kelimesi kelimesine aynı olup, her Ağustos ayında annemle düzenli yaptığım telefon görüşmelerinin zihinde kayıtlı halidir. Ben nöbetçi eczane tadında, İstanbul'u beklerken ve küçük pencereli Nişantaşı apartmanlarından birinin en üst katında sıcaktan ve programsızlıktan delirip "Ünzile acaba kaç koyun ediyor" diye hesaplamaya çalışırken yaşanmıştır.

(Aynı anda da annem, ortakentteki Dolunay adındaki müstakil evli, havuzlu ve eğlenceli sitesinde Ağustos ayından şikayet etmektedir.)

"Don't Judge Me Until You Wear My Shoes" diye bir anonim söz vardır yabancılarda. Anlamı "Benim ayakkabılarımı giymeden beni eleştirme" yani benim yaşadıklarımı yaşamadığın sürece ve aynı noktada olmadan sakın beni eleştirmeye kalkmadır.

Ne doğru lafmış!

Ben ne zamanki Bodrumlu oldum, kendimi dandik bir western filminde beyaz adamların istilasına uğramış topraklarını savunmaya çalışan kızılderili olarak buldum.

"Dur beyaz adam, hepimiz kardeşiz, doğa olmazsa hiçbirimiz olmayız"
"Nhhhahaaahh, sen ne bilirsin, çekil kenara, ben en pahalı balığı yiyip, pet şişe atacağım daha su boylarına"
"Yapma bak büyük ruh, ulu manitu,..."
"Ne ruhu ne manitusu, sen manitadan haber ver..."

Arkadaş meğerse bu Bodrum'da yaz kış yaşayaların bir bildikleri varmış. Kışın cennet olabilen o ender yerlerden biriymiş Bodrum; 1 haftalık tatilci kafasıyla anlamanın mümkün olmadığı, hele ki yaz insanıysan şiddetle karşı çıktığın bu olgunun anca buranın kışını yaşadığın zaman çatırdadığı yermiş.

Nasıl yaa? diyeceksniz

Öncelikle buraya yerleşen insan, geçmişinde ne kadar büyük şehir olursa olsun bir anda sahil kasabalısına dönüşüyormuş. Doğanın, ucuzluğun, konforun, basitliğin, yerelliğin tadını aldıktan sonra, eskiden gittiği beach clublar, pahalı restoranlar, barlar, oteller yerini akşamüstü bahçedeki ortancanın boyunu ölçmeye, makul mangallarla ev ortamında beslenip, insanlar çekildikten sonra suyla temas etmeye gidiyormuş.

Neden mi? Bütün mesele gelişen Tad Alma Duyusu!

Doğasına dönen insanın, kaliteli yaşama bir kere dilini sürdükten sonra whopper menü yemek istememesi gibi bir şey.

Ben de aynı sendromdan muzdarip biri olarak, geçtiğimiz ayı (şehirlilere şımarıklık olarak gelecek şekilde) , evimin üst katındaki klimalı odamda, bütün günümü geçirip, sadece akşam olduğunda bahçe sulamak için dışarı çıkıp, bütün tatilci arkadaşlarımdan gelen deniz ve bar tekliflerini uygun bir dille reddedip, neredeyse Bodrum'un düştüğü hale üzülerek geçirdim.

3 gün sonra gideceğini bildiği için denize poşet torba atan, bilmediği yollarda araba sollayıp, marc jacobs çantasıyla pazarda pazarlık yapıp, otoparklarda fiyatları artıran umarsız Beyaz Adam evine dönene kadar, biz Bodrumlular yükseklerde ateş yakıp, kışı bekliyor olacağız, bütün şehirlilere duyurulur!...














4 yorum:

  1. Ayni seyleri gozlemleyip ayni seylere uzuluyoruz demek ki..Ben de 2008 de istanbul'u arkama bakmadan birakip kacanlardanim..Kisa sureli ziyaretlerim de sanki orda dogmamis 20 yilimi Nişantaşı nda gecirmemisim gibi geliyor..Dediginiz gibi burda da yazin katlanilmasi zor zamanlar yasiyoruz..Bazen de acaba daha sakin bir yerler mi bulmali diye düşünüp Araf ta kaliyorum:))Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı şeyleri yaşamak ne güzel... Benim de ıssız yer planım saklı duruyor ilerideki yıllar için:) sevgiler bolca

      Sil
  2. bizim de 2.5 yıl olacak nerdeyse..hoşgeldiniz diyeyim yine de :)

    YanıtlaSil