30 Eylül 2014 Salı

Terliksi Hayvanlar

"Yükün az olacak bu hayatta"
Ben bu mottoyu baş ucumda tutarım her zaman.

Çok eşyanın olduğu, kalabalık ve toz tutmuş hayatlar ruhumu nefessiz bırakmıştır hep. Bu yüzden benim evimde hep basit ve fonksiyonel bir düzen vardır.

Nakliye firması gelmeden önce evi gelip görmek istedi sabah. Ben de naif bir düşünceyle "Tabii ki" dedim kendilerine. Ama unutmuşum burası İstanbul ve kurtlar taze et peşinde.
1 saat sonra diz altında bermuda şortlu, sandalet vari ayakkabılı, adem elmalarını örtmüş sakallarıyla 2 adam geldi eve. Kısa bir göz attıktan sonra, bana anlaştığımız rakam olan 2000 TL değil, 2500 TL'ye eve taşıyabileceklerini söylediler.

Bayılırım dini bütün adamların beni dolandırmaya çalışmasına...

"Bakın beyfendi, size söylediğim eşyadan fazla bir şey var mı burada?
"Hayır, ondan değil de sizin eşyayla birlikte Bodruma gidecek başka eşya bulursak 2000TL olur. Yoksa 2500"
"Bana ilk başta verdiğin rakam bu. Son dakika nasıl fiyat artıyor anlamadım???"

Bu adamlar, belli ki son dakika çaresizliğini yem olarak kullanmaktan haz alan, namazlarını aksatmayan, seni kazıklamaya çalışırken, hakkını da helal etmeni bekleyen, bölünerek çoğalan terliksi hayvan familyasından.
Ama bende de bir inat var ki gemileri yakarım da bu adamlara iş yaptırmam...

Adamları yolladıktan sonra, arkadaşımı arayıp, durumu anlatıyorum. O da sağolsun bana hemen başka bir şirket bulup, 2000TL rakamı görmeden onaylatıyor.

Şimdi evi sarıp, sarmalamaya geldi sıra. En yakın arkadaşım olan Arzu yetişiyor imdat alarmıma.

Arzu; benim dergicilik zamanlarında, aynı ofiste çalıştığım, sonra kaynaşarak, en yakın arkadaşlarımıdan birine dönüşen zat. Kendisi tanıdığım en analitik kafaya ve ortalaması yüksek zekaya sahip kadınlardan biri. Bilgisayar mühendisliğinden mezun olup, dijital dünyayı donunda sallayan Arzu, yardıma ihtiyacın olduğunda da camını kıracağın ilk yardımın ta kendisidir...


Paket kağıdını yırt- sar- kolile...
Hayatım, üçleme hareketlerin istlasına uğradı, İmdat!

Arzu'yla bütün evi kolilerdikten sonra, Nakliye şirketi saat 19.00 gibi gelip, eşyaları yükleyip saat 10.30 gibi yola çıktı. 


Dolunayın eksik olmasın Hacı Emin Efendi (sokağımın adı)!
Biz şimdilik seni ıssız bırakıp, arkadaşımla bir şişe şarap içip, son günümü geçireceğim Bebek'e gidiyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder