13 Ekim 2014 Pazartesi

Kimine Nöbet, Kimine Uyku!

Her sabah saat 7.30 - 8.00 gibi hayata başlıyorum.

Eee bunda ne var bu kadar afişe ediyorsun diyeceksiniz. Haklısınız. 

Ama İstanbul'da yaşadığım seneler boyunca çok ciddi boyutlara ulaşan uykusuzluk problemi yaşadım. Ataklar halinde gelen bu uykusuzluk halleri zaman zaman tepe noktasına ulaşıp, beni müzmin bir Fight Club (Döğüş Klübü- kült film) üyesine dönüştürdü. (Tyler Durden'la az takılmadık izbelerde)

"Uykusuzken hiç bir şey gerçek görünmüyor. Sanki her şey uzakta. Her şey suretin, suretinin sureti…" diye bir replik vardır bu filmde. İşte ben de gerçeklikten koptuğum bu dönemlerde, nefes hocası bile çağırdım eve. Tarkan, her gün düzenli bana uğrayıp, reiki verip, 1 saat boyunca nefes çalıştırıp, ben uykuya geçtiğimde de evi terk ederdi. İşte büyük şehir lüksü diye ben buna derim: Uyumak kadar normal bir şeyi bile harcama kalemi haline getirebiliyorsun!

Sanırım sürekli alarm halinde olan bilinçaltım , buraya taşındığım günden itibaren fişini çekti. Belki huzurdan, belki oksijenden, belki isteklerimin gerçekleşmesinden, bilmiyorum ama gece saat 23.00 oldu mu ben rüyalar aleminin en kral kadınlarından biri haline dönüşüyorum.

Bu sabah da uykumu almış, yanaklarıma al basmış şekilde kalktım. 
Bugün annemle alışveriş günümüz. İlk önceliğimiz, yukarı kata çıkabilecek genişlikte bir yatak almak...

Yalıkavak yolunda bir Yataş dükkanı olduğunu bildiğimizden direksiyonu o tarafa kırıyoruz. 
Bu dükkan oldukça geniş, 2 katlı, hem aksesuar hem de ev mobilyasında geniş seçenek sunan bir mağaza. Diğer Yataşlardan farklı olduğunu düşündüğümüzden bir ince muhabbet kuruyoruz bizimle ilgilenen servis elemanıyla.

"Bunlar Yataş ürünü mü?
"Hayır, bu mağazada Belçika'dan gelen tasarım mobilyalara da yer veriyoruz"

Yataklara ulaşamadan gözüme bir dolap kestiriyorum. 

Benim alışveriş şeklim genelde 'vurulma' şeklinde olur. Giyim de olsa mobilya da olsa bir şeye vurulur, esas hedefimi kaybeder ve takıntı haline getirmeyi de saniyeler içinde başarabilirim.
-Target Selected modeli-

"Anne boşver yatağı, gelen, giden olmasa da olur. Ben bu dolabı alıcam. Yatak sonra da alınır"
"Ahu, saçmalıyorsun. Yatak ilk önceliğin. Ama bu da çok güzelmiş gerçekten. "

Annemle alışveriş konusunda oldukça benzer taraflarımız vardır. Genelde aynı şeylere yükseldiğimiz için, empati yoluyla para harcama konusunda oldukça gelişmiş olduğumuzu düşünüyorum.

“Başkalarının hissettiklerini anlama becerisi” nin gereği, akıl ve kalbin birleştirilerek uygulamaya konmasıdır ki, bunun bir adı da 'makul vicdan'dır" der OSHO

Dolap, teşhir ürünü olduğundan ve sezon sonuna denk geldiğinden %50 indirimde. Biz de bu fırsatı Makul Vicdan'ımızla yoğurarak, hem 1.25'lik yatağı hem de dolabı alıp, çıkıyoruz dükkandan.
Yataş,  bizim marinada bir kahve molası vermemize izin vererek, hızlı bir şekilde yolluyor aldıklarımızı aynı gün. 


Dolap o kadar güzel ki, salon büfesi gibi kullanmaya karar verdim


Yine bir cibinlik operasyonu sonrası, yatak hazır!

Herşeyin rast gittiği bir gün sonrasında bir kadeh şarap içip, uyumak gibisi yoktur.


Ne demiş William Shakespeare "Kimine nöbet, kimine uyku nasip" 
Ben bu gece nöbetimi savıp, uykuya geçiyorum.

Hepinize güzel bir uyku dileyerek...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder