28 Eylül 2014 Pazar

Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?

Bu sabah saat 8.30'da Tahir'in mesajıyla uyandık:
"Hadi bakalım uyanın, merdiven yapma zamanı!"

Çok çeşitli uyandırılmışlığım var bugüne kadar ama merdiven için ilk defa uyanıyorum itiraf edeyim.
İnsanın hayatı nasıl da değişiyor. Konular, önem verdiklerin, zevklerin, görevlerin, yediklerin hatta bakışlarındaki yoğunluk bile yerine göre şekilleniyor.

Biz 80'li yılları çocuk olarak geçirmişler bilirler, "Değiş TonTon" diye bir çizgi film vardı, Uykudan Önce kuşağında yayınlanan. O dönem başımızı döndüren bu şekilsiz aile "Hop hop hop değiş tonton" diyerek her seferinde başka bir forma girip dururlardı. Bizde o zaman mesaj kaygılı bir kafa yok tabii, renklerinden ve masa olabilme kabiliyetlerinden etkilendiğimiz bu aileyi mal gibi izler, uyurduk.

Benimki de 'hop hop hop' misali işte; Manikürü bozuldu diye üzülen bir kadından, merdiven yapmak için can atan bir kadına dönüşüverdim.

Saygılar sevgili Tonton ailesi...

Saat 9.00 gibi Tahir'in evine ulaştık. Kısa bir sohbet ve merdiven çiziminin üzerinden geçtikten sonra (sanki anlarmışız gibi), malzemeleri almak için yola koyulduk.

Bodrum'un büyük yapı marketlerinden biri olan Koyuncuoğlu'nun parkına çektik arabayı. Buranın özelliği bir çok ahşap ve türevi malzemeyi plaka halinde satıp, çizimle verdiğiniz ölçülere göre de lazer kesim yapmaları. Biz en ucuz olan malzemenin peşindeyiz. Gözümüze yılan gibi bir MDF'yi kestirip, gerçek bir kesme eylemi için Lazer makinasına yolluyoruz. Yaklaşık 1 saat sonra Memoyla benim anlamadığım birçok garip parçayla eve doğru yola çıkıyoruz.

Tahir, bizim suratımızdaki boşluğu yakalayınca, bizi biraz bilgilendirme ihtiyacı duyuyor:
"Merdivenlerin herbir elemanı bulundukları veya planlandıkları yer ve kat yüksekliklerine göre hesaplanır, boyutlandırılır. Biz de genişliği 30cm olan 3cm'lik parçaları kullanarak yapacağız merdivenimizi"

"Hımmm"ı öyle bir tonlayacaksın ki bazen, karşındaki anlattıklarını havada kaptığını sanacak...
"Hımmmm..."

Yükümüzü evin girişine indirip, Tahirle ben MDFleri boylarına göre istiflerken, Memo'ya eski merdiveni kırma görevi düşüyor.

Özel tutkalmız, dekupaj aletimiz, vidalarımız, matkap ve uzatma kablomuz... Her şey hazır.

Önce basamakları yapıştır, sonra vidala derken bizimki kendini hafiften ortaya koymaya başladı.


İtiraf edeyim ki bu iş, üretim zincirinin en üstündeki halka. Bir daha yap desen, " tırmanmaya karşıyım der, uzarım"...






Tahir ve çekirgeleri olarak bütün günümüzü tut-yapıştır-vidala ile geçiriyoruz.
Ben arada süpürme işine, erkek kısmı da kanırtma-oturtma işine giriyor.

Aynı işlemler ertesi gün öğlene kadar devam ettikten sonra, finali beyaz bir boya ve perde ile yapıyorum...

Sonuç mu? 



"Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin" 
“Buna da ne tual yeterdi; ne boya Nazım...”
(Nazım Hikmet - Abidin Dino)







2 yorum: